14 Aralık 2008 Pazar

EMİN ÇÖLAŞAN: EMNİYET'TEKİ FETHULLAHÇI ÖRGÜTLENME TSK'YA KARŞI SİLAHLI GÜÇ OLUŞTURMAK

Ergenekon tertibiyle birlikte yüksek sesle konuşulmaya başlayan Emniyet ve Yargı içindeki Fethullahçı yapılanmayı usta gazeteci Emin Çölaşan’la konuştuk... Çölaşan, tertibin içinde yer alanlar, medyanın tertipteki rölü, tertibin amacı ve kimlere karşı yürütüldüğünü Ulusal Kanal'a değerlendirdi.
Usta gazeteci Emin Çölaşan’la “Ergenekon” tertibi ve Fethullahçı Gladyo’yu konuştuk. Çölaşan tertibi şöyle tanımlıyor: “Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve ulusalcı güçleri yıpratmak için yapılan bir tezgah. Doğu Perinçek ve İlhan Selçuk’un gözaltına alındığı o geceden sonra operasyonları fiyaskoyla sonuçlandı.”

Çölaşan, Fethullah Gülen’i ise “Amerika’nın Ilımlı İslam Projesi’ne hizmet eden şeyh” olarak değerlendiriyor.

ULUSAL KANAL: 90’lı yıllardan sonra Emniyet ve Yargı içinde başlayan Fethullahçı örgütlenme, Ergenekon denilen oprasyonla yüksek sesle konuşulmaya başlandı. Bu yapılanma nasıl oluştu, nerelere nüfuz etti?

EMİN ÇÖLAŞAN: Fethullahçı örgütlenmeye bakmadan önce Fethullah Gülen’in kim olduğunu irdelemek gerekir. Bu adam kime hizmet ediyor, Amerika’ya neden bu kadar göbekten bağlı, Amerika karşılığında Fethullah’a ne veriyor, bunları düşünmek gerekiyor. Fethullah Gülen uzun yıllardır Amerika’ya sığınmış olan bir cemaat lideri. Arkasında korkunç bir siyasi ve para gücü var. Bu gücü arkasına alan Gülen, Türkiye’ye egemen olmak istiyor. Peki her yerde örgütlenmiş bu yapı neye hizmet ediyor? Tabii ki Amerika’nın Ilımlı İslam Projesine.
Hükümet ve medyayı kullanıyor. Zaman gazetesi Türkiye’de 861 bin adet satıyor. Ama baktığımızda bayii satışı 26 bin. Peki geri kalan sayı, 835 bin kişiye abone sistemiyle bedava dağıtılıyor. Kamu kuruluşlarına, devlet dairelerine, buna yargı dahil, bedava Zaman gazetesi veriliyor. Okullar açıyor… Buna da çok yüklü miktarda kaynak gerekir. Peki bu kadar parayı nerden buluyor? Ben bunu Maliye Bakanı’na defalarca sordum ama hiç ses çıkmadı. Bunu Cumhuriyet veya Aydınlık yapsaydı Maliye hemen araştırırdı. Hükümet bunlarla içiçe olduğu için Zaman gazetesine herhangi bir işlem yapılmıyor.
İkinci olarak bu adam neden Türkiye’ye gelemiyor? Çünkü korkuyor. Sağlık sorunları var deniyor ama Amerikan medyasının karşısına çıkıyor, toplantılara katılıyor. Sağlığı Amerika’da yaşamaya uygun da Türkiye’de mi değil? İşte bunu cemaatin içinde yer alan gençler sogulamalı.
Fethullah’ın bir diğer görevi ise devletin içine sızmak, her yerde olmaya çalışıyor ancak en etkili alanları Emniyet teşkilatı.

ULUSAL KANAL: Neden Emniyet teşkilatı?

EMİN ÇÖLAŞAN: Asker içine sızmaya çalışıyorlar ancak asker bunları gördüğünde kulağından tutup ihraç ediyor. Onun için en uygun yeri Emniyet olarak görüyorlar. Buraya sızmak önemli bir olaydır. Bir de çok önemli bir iddia var. Emniyet içindeki bu örgütlenmenin TSK’ya karşı bir yapılanma olduğu iddiası. Bu, mantıktan uzak bir iddia değil. Yani kendilerinden olmayan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı, kendine bağlı, biat etmiş bir silahlı güç oluşturuyorlar.

“ERGENEKON AKP’NİN TERTİBİDİR, BİRŞEY ÇIKMAYACAĞINDAN ADIM KADAR EMİNİM”

ULUSAL KANAL: Ergenekon adı verilen bir operasyon yapıldı ve gazeteciler, siyasetçiler, üniversite öğretim görevlileri tutuklandı. Peki operasyonla yapılmak istenen neydi?

EMİN ÇÖLAŞAN: Bu olay tabii ki TSK ve ulusalcı güçleri yıpratmak için yapılan bir tezgâh. Atatürk milliyetçisi olan, ABD ve AB emperyalizmine karşı olan, ülkesini savunan insanları ve kurumları yıpratmak için hayali bir örgüt kurdular, piyasaya sürdüler, adına da Ergenekon dediler. Bu operasyonda 47 kişi tutuklandı. Bunlar emekli general, gazeteciler, yazarlar, üniversite hocaları, parti liderleri… Bunlar darbe yapacaklarmış! Bunu hangi mantık kabul eder? Doğu Perinçek ve İlhan Selçuk’un gözaltına alındığı o geceden sonra operasyonları fiyaskoyla sonuçlandı. Bu kepazeliğe Türk milleti de tanık oldu.

ULUSAL KANAL: 11 aydır iddianamesinin hazırlanmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

EMİN ÇÖLAŞAN: Baskı unsurunun insanlar üzerinde devam etmesi için iddianameyi hazırlamıyorlar. Çünkü iddianame yazılmadığı sürece bunların medyasının eline koz veriliyor. Bu insanlar suçlu ise iddianame nerde arkadaş? 10 ay olmuş, bunca insan tutuklu, iddianame hazır olmaz mı? İnsan hakları diye feryat eden AKP medyası şimdi nerde? İddia ediyorum tutuklu bir çok kişi ilk duruşmada tahliye edilecek.
Mesela Tuncay Güney diye saçma sapan bir adam var. Bu adamın iddialarını bakılarak Doğu Perinçek tutuklanıyor. Perinçek’in sorgusuna baktığımızda bir tane tutarlı soru yok. Çünkü ortada şuç yok. Bu operasyon AKP’nin bir tertibidir ve bundan hiç birşey çıkmayacağına adım kadar eminim. Bu insanları kandırmak için üretilen sahte bir oyundur.


ERDOĞAN YÜCE DİVANDA YARGILANACAK ŞUÇLAR İŞLİYOR

ULUSAL KANAL: Özellikle operasyondan sonra yapılan haberlere bakıldığında medyanın tutumunu nasıl buluyorsunuz?

EMİN ÇÖLAŞAN: Medyayı üçe ayırmak gerekiyor. İslamcı ve AKP’nin yayın organları. Doğan ve Aşkam grubu, birde ulusalcı medya. İslamcı kesim tertibe başından beri destek verdi. Bunlar Zaman, Yeni Şafak, Star, Taraf, Vakit, Bugün, Sabah… Bunlar tam anlamıyla AKP’nin hizmetindeki kuruluşlar. Polisler sızdırdı, bunlar palavra ve yalanları yayınladı. İslamcı medya AKP’ye karşı ne eleştiri yapar, ne de kötüye gidişi irdeler.
İkincisi Doğan grubu. Türkiye’de medya sektörünün yüzde 35’i bu gruba ait. AKP iktidarıyla Doğan grubu da korktu. Çünkü Aydın Doğan’ın devletle birçok işi var. Akşam grubu büyük patron Mehmet Emin Karamehmet de bu işlerin üzerine gidemedi. O da çekindi.
Bunların dışında hükümeti eleştirme yürekliliğini gösteren medya organlarına bakıldığında, Cumhuriyet, Sözcü , Yeniçağ, Aydınlık dergisi, Ulusal Kanal, Kanal B, ART… Bir elin parmaklarını geçmiyor. Bu Türk medyası için çok acı bir olaydır.
Ben Hürriyet’in en çok okunan yazarı olduğum halde kovuldum. Neden, çünkü AKP’yi eleştiriyordum.

ULUSAL KANAL: ATV-Sabah grubunun satışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

EMİN ÇÖLAŞAN: Sabah-Atv, AKP’nin Çalık grubuna hediyesidir. İhale için 3 grup teklif aldı. Ancak diğer iki gruba “siz bu ihaleye girmeyin” dediler. Bakın ihaleyi alan şirketin parası yok ama Hükümet’in emri ile devlet bankalarından krediler veriliyor. İşte ileride Yüce Divan’da ve Ağır Ceza mahkemelerinde hesabı sorulacak bir olay. AKP’nin adamı olan Ahmet Çalık, devletin 750 milyon dolar parasıyla Atv-Sabah’ı satın aldı. Türkiye’de bunun hesabı sorulmazsa neyin hesabı sorulur?

ULUSAL KANAL: Hürriyet’ten ayrıldıktan sonra başka bir gazete çalışmadınız. Peki önümüzdeki dönemde yeni projeleriniz var mı?

EMİN ÇÖLAŞAN: Biraz önümü görmek istiyorum. Tabii ki mücadeleye devam edeceğim. Ama bir gazete olur mu bilmem. Benim yazıları kaldıracak bir medya patronu yok çünkü. Tayyip Erdoğan’dan korkan patronlar benim yazılarımı yayınlamaz!

Haber: CAN ÖZÇELİK

ULUSAL KANAL, 18 Mayıs 2008

ABD'NİN ORTADOĞU'DAKİ ÇIKARLARI DEĞİŞMEZ

ABD Savunma Bakanı Robert Gates, yönetim değişse de Amerika'nın savunma, dış politikasının değişmeyeceğini açıkladı. "Amerika'nın Büyük Ortadoğu stratejisinin değişmeyecek" diyen Gates, Obama yönetiminde de Amerika'nın temel çıkarlarının Ortadoğu'da olduğunu kaydetti.


Dünyada ve Türkiye'de Obama ile ABD politikasında değişim rüzgarları eseceği iddiaları dolaşadursun, ABD'nin yeni yönetimi kendi ağzından niyetlerini açıklıyorlar.
Bölgesel güvenlik konferansı Manama Diyaloğu için Bahreyn’de bulunan Gates, “Yönetim değişikliğinin, başta Ortadoğu’da olmak üzere temel çıkarlarımızı değiştirmediği konusunda sizi temin ederim” dedi.
Yeni yönetimde de görevine devam edecek olan Gates, Basra körfezinin güvenliğinin Washington açısından merkezi bir öneme sahip olduğunu hatırlatarak, Obama’dan bölgedeki ABD müttefiklerine, “bu konudaki politikaların devam edeceği” mesajını getirdi.

ULUSAL KANAL, 13 Aralık 2008

TÜRKMENE TUZAK!

Iraklıların “Fırıldak Celal” dediği Talabani yıllarca kan ağlattığı Türkmenleri içten vurabilmek için zeytin dalı uzatıyor.

180 derecelik dönüş!Çapulcu başı Barzani ve Irak’taki işgalci ABD askerleri ile Türkmeneli bölgesinde yıllardır imha politikası yürüten Celal Talabani, aniden Türkmen hakları savunucusu oldu: Saddam döneminde en çok Türkmenler ezildi. Yasal taleplerini destekliyoruz.
Gül’ün sorumluluğuTalabanİ’nin bu beklenmedik manevrası, Türkmen liderleri de şaşırttı. Ancak Türkmen liderler, Cumhurbaşkanı Gül’ün Kerkük’e yapacağı ziyaretin göstermelik kalmaması ve ağır sorunlara etkili müdahalesi gerektiği konusunda görüş birliğine vardı.

GÜL’ÜN ZİYARETİ ÖNCESİ İLGİNÇ AÇIKLAMA

‘Fırıldak’ Celal yine iş peşinde!Celal Talabani, kan kusturduğu Türkmenlerin hamisi kesiliverdi: Saddam, en çok Türkmenleri ezdi

Haber: Sümeyra YILMAZ

Peşmerge reisi Barzani ve Irak’taki işgalci ABD askerleri ile Türkmeneli bölgesinde imha politikası yürüten Celal Talabani, Türkmen hakları savunucusu oldu. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Saddam döneminde en çok Kerkük’teki Türkmenlerin ezildiğini söyledi. Celal Talabani’nin Kerkük’teki Türkmenlerin temsilcileri ile yaptığı görüşmenin ardından Irak Cumhurbaşkanlığınca görüşmenin ayrıntılarına ilişkin bir açıklama yayınlandı. Açıklamada görüşmede Talabani’nin “eski rejimin politikalarının altında en çok Kerkük’teki Türkmenlerin ezildiğini” ni belirterek dillerinin ilin kurumlarında “resmi” dil olarak değerlendirilmesini istediği bildirildi. Peyamner Haber Ajansınca yansıtılan açıklamaya göre, Talabani’nin görüşmede ayrıca “Eski rejimin Türkmenlerin varlığını reddettiğini söylerken devlet tarafından finanse edilen iş olanaklarının Kerkük’teki çeşitli unsurların arasında paylaşılması amacıyla dengeli bir yaklaşım benimsenmesi gereğini de vurguladı. Talabani ayrıca, ” Kürdistan liderliği, Türkmenlerin yasal taleplerini destekleyen bir politika kucaklıyor “ da şeklinde konuştu.

Talabani Iraklı rakipleri tarafından “Fırıldak Celal” ve “diplomasi fahişesi” olarak adlandırılıyor.

Türkmeneli bölgesini kan gölüne çevirdi

Türkmenlerin hamisi kesilen Talabani, Irak’ın işgalinin ardından diğer peşmerge reisi ile birlikte şu çalışmalara imza attı: * Binlerce Türkmen ailesi peşmerge tarafından Kerkük’ten zorla göç ettirildi* Kerkük’ün sözde Kürt bölgesine katmak için kentin demografik yapısıyla oynandı. Sadece Kerkük’ün seçmen kütüklerine 227 bin Kürt eklendi. Bunların aileleriyle birlikte kente 600 bin peşmerge yerleştirilmiş oldu. * Kerkük’ten göçe zorlamak için Türkmenlerin arazileri kamulaştırıldı. Kentte istimlak edilen arazilerin yüzde 90’ı Türkmenlere ait...* Kerkük’ün Türkmen kenti olduğu gerçeğini gizlemek için tarihi tapu kayıtları yakıldı. Yine tarihe tanıklık eden Türkmen mezarları peşmegeler tarafından yerle bir edilip üzerine alış veriş merkezleri konduruldu. * Türkmen liderleri peşmerge güçleri tarafından suikastlerle bir bir yokedildi. Barzani ve Talabani’ye bağlı güçler tarafından kaçırılıp işkencelere maruz tutulan yüzlerce gençten ise hala haber yok * Başta Kerkük ve Telafer olmak üzere Türkmeneli bölgesinde binlerce Türkmen işgalci Amerikan askerleri ile yapılan işbirliğiyle katledildi.


Nifak tohumları ekmek istiyor

Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Mahmut Kasapoğlu: Talabani’nin asıl amacı, Türkmenlerin kafasını karıştırmak.

Türkmenlerin kafasını karıştırıyor

Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Mahmut Kasapoğlu ise, Talabani’nin sözlerinin Türkmenlerin kafasını karıştırmak amaçlı olduğunu söyledi. Irak Türkmenlerine yönelik hiçbir olumlu gelişme olmamasına ve Kerkük’ün paylaşılmasına rağmen Celal Talabani’nin çıkışının akılları karıştırmaya dönük olduğunu belirten Kasapoğlu, ”Talabani’nin önerileri Türkmenlerin kafasını karıştırmaya yöneliktir. Kerkük’ün statüsü Talabani’nin iddia ettiği gibi Türkmenler lehine de değildir.” dedi. Baskı artar Kasapoğlu “Talabani’ye sorulması gerekenler; Türkmenler Barzani’nin hapishanelerinden çıkacaklar mı, Telafer kapısı açılacak mı, Türkmenlere yapılan baskılar duracak mı yüzde 14’lük Irak Türk’ünün temsilindeki sorunlar kalkacak mı? Bütün bu sorunların çözümüne bakmak gerekiyor. Kuru sözler sorunları çözmüyor, bunlar göz boyamaktır“ ifadelerini kullandı. Kasapoğlu, Cumhurbaşkanı Gül’ün Kerkük’e gitmesi konusunda da şunları söyledi: Türkiye Irak konusunda kendisiyle çelişkiye düşen tavırları bırakmalı artık. Sayın Cumhurbaşkanı eğer bölgeye geliyorsa ciddi gelişmeler olması gerekiyor. Gül bölgeden ayrıldıktan sonra Türkmenlere baskılar artmaz umarım“

Sorunun çözümü onlara bağlı

ITC Türkiye Temsilcisi Ahmet Muratlı: Türkmenlerin haklarının geri verilmesi ve sorunların çözümü, K. Irak yönetiminin elinde.

Haklarımızı yok ettiler

ITC Türkiye Temsilcisi Ahmet Muratlı, Celal Talabani’nin Türkmenlerle yaptığı görüşmeler ve verilen sözlerin lafta kalmaması gerektiğini vurguladı. Muratlı, 2003 yılından beri Türkmenlerin hak ve hukukunun yok edildiği ve sorunların tek çözümünün Kuzey Irak yönetiminin iyi niyetinde olacağına dikkat çekerek, ” Kerkük’teki asayişin sağlanması, yerel meclisin oluşumunda Türkmenlerin payı, Türkmenlerin yönetimdeki yetkileri bunlar sorun olmaya devam ediyor. Türkmenlerin 2003 yılından beri hakkı hukuku yok ediliyor, Türkmenlerin malına mülküne el konuldu. Türkmenlerin bütün haklarının eri verilmesi, sorunların çözümü Kuzey Irak yönetiminin iyi niyetine bağlı. Kerkük’te insanlık dışı olaylar yaşanıyor. Demokratik yapı ciddi şekilde bozulmuştur. Bu görüşmenin sonunda verilen sözlerin uygulanması gerekiyor. Türkmenlerin önünü açmak Kuzey yönetiminin atağına bağlıdır. Umarım yerel seçimler de ertelenmez“ şeklinde konuştu.

YENİÇAĞ, 14 Aralık 2008

ERGENEKON'DA ŞOK İDDİA

Ergenekon davası sanık avukatlarından İzmir Barosu Başkanı Erdemir, Ergenekon davasının hukuki olmaktan çok siyasi bir dava olduğunu savunurken, davanın arkasında Büyük Ortadoğu Projesi’nin yattığını ileri sürdü ve "Başbakan Erdoğan, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile yargılanması gerekmektedir" dedi.

Daha önce türkücü İsmail Türüt'ün Hrant Dink'in katillerini öven şarkısında herhangi bir suç unsuru bulunmadığını belirterek gazetelere "hukuk faciası" başlıklarıyla manşet olan Ergenekon davası sanık avukatlarından İzmir Barosu Başkanı Nevzat Erdemir, yine çok tartışılacak bir açıklama yaptı. Ergenekon davasının hukuki olmaktan çok siyasi bir dava olduğunu savunan Erdemir, davanın arkasında Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) yattığını ve Başbakan Erdoğan'ın ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanması gerektiğini söyledi. Erdemir, "Bu iktidar bu davayı bu gidişle bitirmek niyetinde değil. Sanık sıfatıyla bugün yargıladıkları, yarın onları yargılayacak. Dokunulmazlıkları kalktığında kendileri sanık olacak. Bağımsız Türk yargısı önünde hesap verecekler” dedi.

"YARGITAY KARARIYLA TESCİLLİDİR, AKP ARTIK YASA DIŞI BİR PARTİDİR"

İzmir Baro Başkanı Erdemir, yaptığı açıklamada, "Türk Ulusunun yazgısı, şu anda laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelen, bu anlamda yasa dışı sayılan bir parti olan AKP'nin elindedir" diye konuştu.

19 Şubat 2007 tarihinde İzmir Barosu olarak, AKP’nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduklarını anlatan Erdemir, şöyle konuştu:

“Dedik ki, 'Tayyip Erdoğan Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) eşbaşkanı olduğunu söylüyor. AKP laiklik karşıtı eylemlerin, işlevlerin odağıdır. Hakkında Anayasa'nın, 68. ve 69. maddeleri uyarınca işlem yapılması, yani kapatılması davası açılması gerekmektedir'. Aylar sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı kapatma davası açtı. Başsavcı iddianamesinde, ‘Recep Tayyip Erdoğan’ın Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanı olduğu tespit edilmiştir’ dedi. Çıkan karar bu. Biz de haksız çıkmamıştık ve AKP'nin laiklik karşıtı iş ve eylemlerin odağı olduğu tescil edilmiş oldu.AKP artık yasa dışıdır. Yargıtay kararıyla bu durum tescillidir.”

ERGENEKON'DA BUSH-ERDOĞAN MUTABAKATI VAR

Ergenekon davasının hukuki olmaktan çok siyasi bir dava olduğunu savunan Erdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu dava, kaynağını Bush ve Erdoğan mutabakatından alan politik bir davadır. Bu iktidar bu davayı bu gidişle bitirmek niyetinde değil. Günü geldiğinde bu davadaki roller değişecektir. Burada yargılanan insanlar sanık değil, mağdurdur. Bu davanın mağdurudur yani Ergenekon’un. Bu suçsuz insanlar sanık sıfatıyla mahkeme önüne getirilebilirler. Ama onları Silivri Hapishanesi'ndeki salonlarda yargılanmaya mahkum edenler, bunu hesabını bir gün bağımsız Türk mahkemelerinde, eninde sonunda vereceklerdir. Sanık sıfatıyla bugün yargıladıkları, yarın onları yargılayacak. Dokunulmazlıkları kalktığında kendileri sanık olacak. Bağımsız Türk Yargısı önünde hesap vereceklerdir."

TÜRKİYE'DE KÜRDİSTAN VE ERMENİSTAN PLANLARI VAR

Başbakan Erdoğan, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile yargılanmalı" diye konuşan Erdemir, şunları kaydetti:

“Erdoğan aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 22-24 Ülkenin sınırlarını ve rejimlerini değiştirmesini öngören, BOP'un eşbaşkanı olduğunu Diyarbakır’ı BOP'un merkezi haline getireceğini söylemiştir. Başbakanın görev aldığı bu proje Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğusunu, kısmen Kürdistan, Ermenistan olarak göstermektedir. Erdoğan hakkında vatana ihanet suçunu yaptırıma bağlayan TCK’nın 302. Maddesi uyarınca inceleme ve işlem başlatılmasının gereği ortadadır.”

Vatan, 12 Aralık 2008

PERİNÇEK'E TAZMİNAT ÖDEYECEK

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Mehmet Eymür'ün ''Sentez'' isimli kitabında, yapılan yorumların ve değerlendirmelerin gerçek dışı ve kendisi hakkında kullanılan ''militan, terörist, orta oyuncusu, deli, PKK dostu, elleri kana bulaşmış, cinayet azmettiricisi, yalancı, ruh hastası'' gibi ifadelerin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğunu ileri sürerek, açtığı manevi taminat davasını reddeden yerel mahkeme kararını bozdu.

İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi ''kitapta yer alan bilgi ve belgelerin halkı bilgilendirme niteliğinde olduğu ve kişilik haklarına saldırının bulunmadığı'' gerekçesiyle davayı reddetmişti.

Perinçek'in yerel mahkemenin kararını temyiz etmesi üzerine dava dosyası Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'ne gitti.

Daire, Eymür'ün kamuoyunu bilgilendirme ve ötesinde kamuoyu oluşturma hakkı çerçevesinde, Perinçek tarafından ifade edilenlere karşı görüş, düşünce ve eleştiride bulunmasının olağan olduğunu, ancak bu hakkın kullanılmasında yayının konusu ile kullanılan sözler arasında düşünsel bağlılık anlamında öz ile biçim dengesinin korunması gerektiğine işaret etti.

''Yayın doğru olsa ve kamu yararı bulunsa bile, üslup uygun değilse, aşağılayıcı, küçük düşürücü, abartılı ise hukuka uygunluktan söz edilemez'' değerlendirmesinde bulunan Daire, Perinçek hakkındaki ifadeler nedeniyle kitapta öz ile biçim dengesinin bozulduğunu, söz konusu ifadelerin eleştiri çerçevesinde kabulünün mümkün olmadığını belirtti.

Daire, yerel mahkemenin davanın reddi yönündeki kararını bozdu.

İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi, ilk kararında direnir ve bu karar da temyiz edilirse dava dosyası Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na gidecek.

CUMHURİYET, 10 Aralık 2008